Zeyno'nun Mutfağı

Saygıyla anıyor , özlemle arıyoruz seni Atam..Biliyoruz ki sadece bedenler ölür..Fikirler hep kalır..sonsuza değin kalır..Işığınla yürüyoruz..Yürümeye de devam edeceğiz..

Enginar Çanağında Garnitür Görme ve işitme duyularınızın olmadığı bir dünyada yaşamak zorunda kalsaydınız ne yapardınız??Ailenizle bile iletişim kuramadığınız kapkaranlık bir dünya..Korkunç bir şey çok korkunç..kimsenin sizi anlamadığı sizin de kimseyi anlamadığınız , karanlık bir dünya.Böylesine sıkıntılarla dolu bir dünyada yaşamak zorunda kalan pek çok kardeşimiz var.Onların dünyalarını biraz olsun aralayıp   , hayata onların penceresinden bakmalıyız.''Benim Dünyam'' Tam da bu konuya ışık tutmuş bir film olmuş.Beren Saat , Uğur Yücel ve Ayça Bingöl'ün muhteşem oyunculuğu da eklenince gözyaşları sel olup akıyor izlerken.Mutlaka izleyin bu güzel filmi diyor ve Benim Dünyam'dan çıkıp Zeyno'nun Mutfağına geçiyorum hızla:)Ama öncesin de merhabalarımı ve sevgilerimi yolluyorum hepinize İzmir'den:)     Enginar yemeğini ne çok sevdiğimi anlatmıştım çok önceki yazılarım da..Ama o zamanlar Sevdiceğim enginarı ağzına sürmezdi.Ben bu enginar çanağında garn

 Doğum günün kutlu olsun Türkiyem..Halk meydanlara koşuyor, yaşlısı , genci , çoluk çocuk hepsi meydanlarda bugün..Vatanseverlerin hepsi hepsi meydanlarda bu muhteşem doğumgününü  kutluyor ..90 yıldır kutluyoruz , Dünya döndüğü sürece de kutlayacağız..Bu böyle biline!!Yıkmaya çalışanlar kendi karanlıklarına gömüleceklerdir!!   90 yıl öncesi  güzel Ülkem de acı ve gözyaşı vardı..Ama Atamızın önderliğinde verdiğimiz Kurtuluş Savaşımızla destan yazdık , adeta küllerimizden yeniden doğduk..Üstelik bunu onca imkansızlıkla yaptık..O nedenle Cumhuriyetimiz çok değerli bizler için.. O nedenle coşkuyla kutluyoruz..Kutlamaya da devam edeceğiz         ''NE MUTLU TÜRKÜM DiYENE''

Şeftalili Pasta Merhabalar sevgili dostlarım..Öncelikle hepinizin geçmiş bayramını kutlarım..Umarım sevdiklerinizle şeker tadında geçmişmiştir bayramınız..Benim pek keyifli geçtiğini söyleyemeyeceğim..Üzüntülü , sıkıntılı ve gözyaşıyla geçti ne yazık ki:((Uzun süren sessizliğimin sebebi de bu zaten..2 hafta gibi kısa aralıkla önce asırlık çınarımız anneannemizi ardından da dünya tatlısı halamızı kaybettik..Onların da bu dünyadan göçüp giden tüm sevdiklerimizin de mekanı cennet olsun..Melekler yoldaşı olsun.. Bu nedenle çok önceden yapmış olduğum fakat bir türlü yayınlayamadığım bu pratik tarifi paylaşmak istiyorum sizlerle..Sevgili arkadaşım Jülideciğim de yemiştim bu pastanın benzerini..Ben biraz tarifle oynadım..severim zaten tarifler üzerinde oynayıp , kendimden bir şeyler katmayı..Islak ıslak meyvalı ve yağsız bir pasta çıktı meydana , biraz oynayınca..Bizler çok sevdik..Denemenizi tavsiye ederek tarifimize geçelim.. Şeftalili Pasta MALZEMELER: KEKİ İÇİN: 2 Yumurta

Tarhana Ayy  yoruldumm..Durun bir soluklanayım şöyle..Hatta çayımı da alayım elime ve hepinize kocaman bir merhaba diyeyeyimm..   Geçen sezon Muhteşem Yüzyıl adlı dizinin sevilen oyuncusu vardı '' Meryem Uzerli'' Nam- ı  değer Hürrem.Yok yok dizi eleştirmenliğine soyunmadım , rahat olunuz efendim..Hürrem  sayesinde tanıştığımız hatta bazı reklamlara bile ilham kaynağı olan ''Tükenmişlik Sendromu''ndan bahsetmek  istiyorum:) diyorum ki tükenmişlik sendromuna karşı KIŞLIK HAZIRLAYAN KADIN SENDROMU kıyasıya kapışır:))Hatta açık ara farkla galip gelir Eylül ayında.     Nedir efendim bu kışlık hazırlayan kadın sendromu??Öldürücümüdür?Tedavi yöntemleri nelerdir?? Bu sendrom Ağustos sonuna doğru ortaya çıkar Eylül ayı bitince geçer..Kadınlarda görülür sıklıkla.Bu sendroma yakalanan hasta sürekli kışlık hazırlamak eğilimindedir ve kendini çok güçlü hisseder bu dönemde.Kapasitesinin çok üzerinde ağırlık taşıyabilir..Adeta Super-Man olur bu dönemde hastamız

Kışlık Domates Sos Bugün günlerden İzmir..Güzel İzmir'imin düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümü..91 yıl geçmiş üzerinden..Allah bir daha göstermesin o kara günleri güzel ülkeme..Kolayına kazanılmadı  CUMHURİYET ..Yıkmaya da kimsenin gücü yetmeyecek!!    Herkese yaşadığı şehir güzel gelir ama bir başka güzelsin be İzmir'im..Tamam sıcağın ve nemin pek çok ama o bile çekilir hale geliyor senin bağrında..Boyozunla , çiğdeminle  gevreğinle ve daha nice güzelliklerinle gönlümüze taht kurmuşsun sen izmir..Gün batımında Kordon'da içilen herşey anlam kazanır..Dostluklar perçinlenir..  Sevgili Yılmaz Özdil ne güzel anlatmış İzmir adlı yazısında.''     İzmir Türkiye’den sıkıldığım zaman İzmir’e giderim ben. Simite gevrek deriz biz... Çekirdeğe çiğdem. Kordon elektrik aleti değildir. Kumru da kuş değildir bizim için... Yengen’i yeriz. Sen sigorta dersin... Biz asfalya deriz. Uzatmayız... Gidiyom geliyom deriz. Domates dediğin, domat işte.

Türkiye’de ekmeğin hikayesi Fırıncı Orhan tarafından 1958 yılında Çukurambar’da açılan mahalle fırını ile başladı. Ekmekçilik tarihi ise 8 bin yıl öncesinden; insanların hububatı taşlar arasında kırıp ufaladığı, sonra da bunlara su katıp elde ettiği hamuru yassı bir kaya üzerine yayarak ateşte pişirdiği günlere kadar uzanır. İlkel insan topladığı hububatı ufalardı, aksi taktirde ne çiğneyebilir ne de yumuşatmaksızın sindirebilirdi. Mısırlılar ekmekçilikten keyif alırdı, dahası onlar için ekmek, yaşamlarının simgelerinden biriydi. Ekmek Mısırlılar için o kadar önemliydi ki ölenler bundan sonraki hayatlarında da yoksun kalmasınlar diye mezarlarına bir parça ekmek konuyordu. Ekmek başlıca gıdaları olduğu gibi maaşlarını da ekmek üzerinden alıyorlardı. Piramitleri inşa edenlere emekleri karşılığında ekmek veriliyordu. Kişinin maddi durumu kaç somunu bulunduğuna göre ölçülüyordu. Biracılıktan elde ettikleri mayayı ekmek hamurlarını fermente edip şekillendirmede kullanıyorlardı. Ancak